Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen nitelikli dolandırıcılık
davasında hakkında hapis cezası verilen sanık, kararın bozulması istemiyle
dosyayı Yargıtay'a taşıdı. Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Ceza
Dairesi'nin, sanık hakkındaki mahkumiyet kararını onamasının ardından karar,
taraflara tebliğ edildi.
Sanık avukatına yapılması gereken tebligat, yanlışlıkla başka bir
avukatının bürosunda zaman zaman temizlik işleri yapan bir kadına yapıldı.
Tebligatın kendisine yapılmadığını öne süren sanık avukatı da ''tebligatın
kendisine ulaşmaması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını'' öne sürerek,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu.
Başsavcılık da sanık avukatının başvurusunun kabul edilerek, Yargıtay 11.
Ceza Dairesi'nin kararının usule aykırılık nedeniyle kaldırılmasını,
tebliğnamenin yenilenmesinin ardından temyiz incelemesinin yeniden yapılarak
karar verilmek üzere dosyanın ilgili daireye tekrar gönderilmesini talep etti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinde, ''Başsavcılığı'nın
sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanması istemli tebliğine ilişkin
tebligatın usulüne uygun yapılmadığı açıktır'' denildi. Sanık avukatının temyiz
incelemesinden önce söz konusu tebliğnameyi başka bir yolla haricen öğrendiğine
ilişkin bilginin dava dosyasında yer almadığı bilgisine yer verilen tebliğnamede,
''hükmü temyiz etmeleri halinde veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş
içermesi halinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamenin
sanık veya müdafii ile katılan veya vekiline tebliğ olunacağının'' Yargıtay Ceza
Genel Kurulu'nun yerleşik kararları arasında bulunduğu kaydedildi.
Tebligat Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamemelerin sanık veya avukatına tebliğ
olunacağının hüküm altına alındığını anımsatan Başsavcılık, söz konusu hükmün
adil yargılanma ve savunma hakkıyla ilgili bulunduğunu ve uyulmasının
zorunluluğuna dikkat çekti.
Anayasa'nın 90. maddesine de atıfta bulunulan Başsavcılığı'nın
tebliğnamesinde, bir iç hukuk normu haline gelen ve adil yargılanma başlığını
taşıyan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi hatırlatıldı. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi'nin ''Göç/Türkiye'' kararında da adil yargılanma hakkının
vurgulandığını ve bu karar üzerine hukuk sisteminde 2003 yılında yasal
düzenlemeler yapıldığı belirtildi.
Tebliğnamede, ''Somut olayda da sanık avukatı tarafından temyiz edilen
hükmün sanık savunmanın Cumhuriyet Başsavcılığı görüşünden haberdar edilmeden
incelenmesinin savunma hakkının kısıtlayacağı bunun da mutlak konuna muhalefet
hallerinden olduğu kuşkusuzdur'' denildi.
Başsavcılığının itirazlarını görüşen Yargıtay Ceza Genel Kurulu da
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının isteğini reddetti.
Kurul, tebliğnamenin sanık avukatı yerine aynı binada bulunan başka bir
avukatın bürosunda zaman zaman temizlik işleri yapan temizlikçiye tebliğ
edilmesini savunmanın kısıtlanması olarak kabul etmedi.
AA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder